20 Mayıs 2015 Çarşamba

bir yaz sonu yılların toplam sayısının sıfır çıkması

Atları vurun şimdi, tam vaktidir
Sahnesini kemiren bir geçmişi yüz üstü bırakmalı
Ağarmış deniz, buruşmuş, bükülmüş ortasından
Gözeneklerinden içeri sızan zehirli balıklar
Şimdi tüm suskunlukları dünyaya öğretmekte bir adam
Ve bir kadın ona en kuytu yerinden sessizce eşlik etmekte
Saçlarım dünyadan bir hüznü süpürmekte
Rengini terk eden bir lacivert
Bir aşkı en taze yerinden kurtlara yedirmekte
Öyleyse dostum, öyleyse,
Yani öyleyse dünya
Atları vurun artık
Kanatlarına ağrılar düşmüş kuşları gökyüzüne salın

otogar laneti

yorgun olmalısın sen de
etekleri sürekli yırtıcı kuşlara takılır çünkü Heidi'nin
kısacık saçlarında örümcekler dolaşır
ne isterler, ne isterler daha, kısacık saçlarından
bakışlarımız tükenmiş olmalı artık, yeridir
bakışları tükenir insanın
dünyada bıkmadan dolaşan hayaletlerle karşılaşmaktan
bir bulut bulsam sakinleşecegim inan
hiçbir şey taşımaz bir bulut bulsam
bu çember iyi bu çember güvenli
bu çember saracak eksikliğimi desem
kırılmak üzere yaratılmış sanki her şey
gece üçte bile sancılar
sürekli kahve dökülüyor masama sürekli siliyorum
kafamın dibinde sürünen kuşları işte böyle besliyorum
birbiri ardına ölen insan senkronizasyonunu
elimdeki bozuk kumandayla seyrediyorum
annem, ben ve bir anne doğurmaya çalışan kızım
bir ışık bir gölge ve sarkacın ucuna kendini asan Estragon
kahveler, masalar ve tenime batan kırık çemberlerle
biraz lacivert bulaşmış kırmızı belirsiz çirkin tablolarıma ağlıyorum